MYSTERY

MYSTERY

İtalya’da yapılan mücevher tasarım yarışmasına katılmaya karar verdim.

İnci firmasının düzenlediği bu yarışmada özellikle İNCİ kullanarak, onun güzelliğini ortaya çıkaracak bir tasarım yapmamız istenmişti. Konu ve ne yapılacağı açıkça belirtilmemişti. Özgür bırakılmıştık. Büyük, beyaz ve yuvarlak formda bir inci seçtim.

Mücevher veya obje tasarımına başlamadan önce her zaman bir kelime veya bir hikâye oluşturmalıyım ki, boş kâğıt üzerine neyi çizeceğimi bileyim. Her zaman bir kelime ya da hikâyeyle tasarıma başlayabiliyorum. Bu benim kendi kendime, farkında olmadan kurduğum bir dil…

İNCİ denizde kendini sert bir kabuğun içine saklıyor. Gizemli bir canlı. Saklandığı yerde büyüyor, güzelleşiyor. Yaşayan bu muhteşem gizemli, güzel canlıyı biz kabuğundan ayırıp alıyoruz.

İnsan kadar acımasız ve sorumsuz bir canlı olmadığını düşünmeden edemiyorum böyle zamanlarda...

“Gizem” mi ilgimizi çekiyor? Bilinmeyene hayranlık mı? Nedir bu heyecan bizi arkasında koşturan ve deniz dibindeki derinliklerde, gizli saklı yaşayan bu canlıya ulaşma isteği doğuran? Hakikaten, nedir bunun ardındaki?

Gizli saklı olan bu canlıyı onurlandırmak için bir tacın üzerine koymak istedim. Tacın üzerine yerleştirmenin yetmediğini düşündüğümde, ayakta tek başına dursun istedim. Yüzük formu düz bir şekilde ayakta durmaz, durması için bir kaide olması gerekiyor. Fonksiyonel olmayacağını bile bile yüzüğe bir kaide ekledim. Denizin derinliklerindeki İNCİ’nin gizemli güzelliğini onurlandırmak için... Ya da bir şekilde özür dilemek için.

Onurlandırıp elimde baş tacı yaptığım bu canlının neler yaşadığını hiç bilmediğim için ismi: GİZEM

İnsan önce onurlandırıyor ve sonra özür dilemek aklına düşüyor.