ÇİKOLATA TASARIM

Geçtiğimiz haftalarda, tasarımcı arkadaşım Gökçe Kırımlı’nın davetiyle ÇİKOLATA TASARIM ATÖLYE sine katıldım. 

37 yıldır yaşadığım, tasarladığım ve ürettim yaptığım şehir; İSTANBUL. İlham kaynağım.Yıllar içinde beni hep meraklandırdı, heyecanlandırdı, mutlu etti, kızdırdı, üzdü. Bir çok tasarladığım fikre ve ürüne ilham kaynağım oldu.

ÇİKOLATA Tasarım konusunda ; tabi ki ilk aklıma ilk İstanbul geldi.

Benim İSTANBUL Çikolatalarım; 

• Istanbul; MARTI.
• Tarihi yarımada; THEODORA’nın MEME UCU.
• Karaköy; KUTLAMA.
• Boğaz; ERGUVAN’’nın YAPRAĞI.
• İstanbul; MARTI  her yerde. Boğaz’da vapur yanı ve arkası eşlikçileri. Şehri ikiye ayıran suyun, binbir çeşit renkleriyle dans ederleri. Evlerimizin balkonunda kuru ekmek bekleyenleri. Her an  yanımızda olan bu kuşlarla nasıl bir arkadaşlığımız var ?Martıları görmediğim ve seslerini duymadığım bir İstanbul düşünemiyorum.Avrupa’dan Asya’ya yada tam tersi bir vapur yolculuğunda 1 SİMİT’te Martılara almanız gerektiğini unutmayın lütfen.

• Tarihi Yarımada; THEODORA’nın MEME UCU. İstanbul; Tarihi Yarımada, yıllardır içinde her karesini keşfetmekten büyük keyif aldığım bölge. İçinde gezebileceğiniz, çalışabileceğiniz;  acık hava müzesi. Yada farklı bir tanımlama;  büyük bir mutfak. Tasarımlarımı hayata geçirdiğim kocaman bir mutfak. Burası öyle bir mutfak ki; Bizanstan Osmanlıya, Cumhuriyet Türkiye’sine  katman katman tarihi içinde tutmaya devam ediyor. Tarih dediğimde ilk aklıma gelen Bizans dönemi; benim için Empress Theodora. Hayatını okudukça hayran olduğum kadın. 

• Karaköy; KUTLAMA. Karaköy’e bir renk vermek istesem; BORDO derim.Karaköy’ün muhteşem binaları ve ara sokalardaki üretim atölyeleri. Lamba, çeşitli metal ve ahşap atölyeleriyle; sabah girip akşama yada 1-2 gün içinde elinde birmiş bir ürünle yürüyebilirsiniz. Ve sahilde balıkçılar; yemek ve içmek için çeşit çeşit yerler. Biraz içlere doğru yürüdüğünüzde tüm o daracacık sokaklar beni; hayatı kutlamaya davet eder. Her günü kutlayarak yaşamak. Tasarım yapmayı, üretmeyi, yemek yemeği, yapmayı  ve hayatı sevdiklerimizle  paylaşmayı. Kutlamak önemli.Ve muhteşem; Galata Kulesi ve çevresi: hep kırmızı şarap hissiyatı. Yoğun, zengin içinde çeşitli kuru meyva tatlarını-kokularını içtikçe alacağınız bir kırmızı şarap. Sabırla yürümeye devam ettiğinizde, içindekileri keşfetmeye başladığınızda gizli tatları sunar. Karaköy’de hayatı KUTLAMAK için; tombul bir KADEH.

• Boğaz; ERGUVAN’nın YAPRAĞI; Kuşkusuz ki; iki kıtayı birbirinden ayıran bu kıvrımlı su şehrin en önemli yeri; KALBİ.  İki kıta ve tek şehir. Günün her saatinde ve farklı mevsimlerde bana  sunduğu renkleri izlemeye doyamıyorum.Yıllar önce ilk defa, Murat Belge’nin turu ile Boğaz yalılarının hikayelerini dinlemiştim. Daha sonra sevgili  Saffet Emre Tonguç’nun hazırladığı turlara bir kaç kez katıldım. İkisinin de  şahane anlatımlarıyla hiç sıkılmadan tekrar tekrar dinleyebileceğim bu gezilerde; özellikle bahar aylarında boğazın renkleri; pembeden mor renge giden ERGUVAN ağacları. Boğaz deyince aklıma mavinin hemen yanında bu ağaç ve renkleri geliyor. Muhteşem. Ağac’ın çiçeklerin büyüsüyle yaprağına nasıl hiç dikkat etmemişim ? Tombul bir KALP. Baktığınızda aşık olabileceğiniz bir yaprak.